3 Ağustos 2011 Çarşamba

Bir yalnızlık sever'den gereksiz anekdotlar;

  Hayatta hep yalnız olmayı seçtim ben.Bilgisayarımla yalnız ilgilenmeyi,televizyonu yalnız seyretmeyi,yalnız kitap okumayı,yalnız yemek yemeyi,yalnız kahve içmeyi,yalnız hayal kurmayı ve bir sürü yalnız yaptığım işlevler işte.
  En kötüsü sevgililerim oldu.Onlar gelecekte nasıl yaşayacağımızı planlarken ben gelecekteki evimde yalnız yapacaklarımı hayal ederdim.Hep yalnızlığı yaşamak istedim çünkü istesemde başaramıyordum ki hala tam başardığım söylenemez.Aslına bakarsak yalnızlık hastalıktır ve bulaşıcı değildir.Gribin nasıl salya-sümük-peçete üçlüsü varsa yanlızlığında üçlü koltuk-battaniye-kahve üçlüsü vardır.Tabii bu duruma göre dörde,beş'e çıkabiliyor.
  Yalnız insan kimsenin hayal edemediklerini hayal eder.Yatağına uzandığında tüm dünya onun tavanındadır.Bir dünya kurar bir süre sonra uyanır hayalin çeşidine göre ya kitap okur yada film izler.Yalnızlar hiç bir zaman geleceğe ilgi duymaz hep geçmişi ister,durmadan geçmiş...Çünkü geçmişe onları çağıran hayalleri vardır öyle güçlü çağırırlarki yalnızlar onları hiç bir zaman reddedemez.O çığlıklar,ıslıklar,fısıltılar veya herneyse geçmişle ilgili birşeyler yaptırır yalnıza.Bunlar o kadar rutin olurki yalnız kişi sanki geçmişten reankarne olmuş gibidir.Kısacası geçmiş,yalnızlık demektir.
 Üşenmezsem devamı gelebilir.Ama üşenirim yani.